Bologna, geçmiş uygarlıkların izlerini ve ortaçağ ihtişamının karakterini korumaya devam eden bir şeir. Romantik yazarlar tarafından hevesle ziyaret edilen, sanat ve mutfak mükemmelliği ile tanınan Bologna, üniversitenin varlığıyla zenginleşen kozmopolit bir kültür tarafından canlılığını sürdürüyor.
Bologna, Kuzey İtalya’nın Emilia-Romagna bölgesinin başkentidir ve Floransa’nın kuzeyinde, Venedik’in güneyinde ve Milano’nun güney doğusunda yer alıyor. Tarih boyunca Etrüskler, Keltler ve Romalılar tarafından yönetilen Bologna, İtalya’da önemli bir kültürel ve ekonomik merkez olmuş. 18. yüzyıldan itibaren bu şehir, 1700’lerde Napolyon bölgesine kadar Papalık Devletlerinin bir parçasıydı.
Orta çağdan kalma birçok eski Bolonez evinin mahzenlerinin altında, MÖ 2. yüzyıla ait Roma şehrinin temelleri bulunabilir. Bazı evlerde Demir Çağı’ndan daha eski yerleşimlerin izlerine rastlanabilir. MÖ altıncı yüzyılda Bologna, Po vadisi bölgesinin en önemli Etrüsk şehirlerinden biriydi ve Felsina olarak biliniyordu. MÖ 4. yüzyılda şehir Boii Galyalılar tarafından işgal edilmiş ve sonraki yüzyılda Romalılar şehre gelerek adını Bononia olarak değiştirmiştir.
Romalılar döneminde Bologna, yirmi bin nüfusu, birçok heybetli binası ve büyük bir tiyatrosu ile gelişen ve önemli bir şehirdi. Düşüşü İmparatorluğun gerilemesine ve çevresinin kademeli olarak azalmasına rağmen, Roma İmparatorluğu döneminde prestijini korudu. M.S. 5. yüzyılda, piskopos Saint Petronius döneminde Bologna, bir canlanma yaşadı; 11. yüzyılda yeni bir önem ve refah dönemi başladı. Bologna, saygınlığının zirvesine 13. yüzyılda ulaştı. 1249’da milisleri imparatorun ordusunu yendi ve II. Frederick Hohenstaufen’in oğlu Kral Enzo’yu ele geçirerek ölümüne kadar şehirde esir tuttu. Sosyal reformların yüzyılıydı: 1256’da Bologna, serfliği ortadan kaldıran ilk Avrupa şehriydi. Bu sırada şehir surları genişletildi ve Bologna, kentsel gelişimi Paris’inkine eşit olan Avrupa’nın en kalabalık on merkezinden biri haline geldi.
İmalat sanayii ve güçlü bir finans sektörü Bologna ekonomisinin temelinde yer alır. Ayrıca konumu nedeniyle şehir, önemli bir ulaşım merkezidir. Büyük bir üniversite şehri ve uzun tarihi olarak Bologna, harika kültürel mekânlara, muhteşem mimariye ve yüksek kaliteli müzelere sahiptir.
Tam bir otantik turizm şehri olan, Venedik, Floransa ve Roma rotasındaki turistlerin genellikle gözden kaçırdıkları Bologna, sahip olduklarından dolayı, halk arasında La Dotta (bilgili), La Grassa (şişman) ve La Rossa (kırmızı) olmak üzere üç takma isme sahiptir.
La Dotta ismi, 1088 yılında kurulan ve hala eğitime devam eden Bologna Üniversitesine dünyanın her yerinden öğrenci gelmesinden dolayı verilmiştir.
La Grassa isminin verilme nedeni ise mutfağının çok iyi olmasıdır. Öyle ki İtalya’nın lezzet başkenti denilebilir. Gastronomisi çok iyi bilinen bir ülkenin başkenti olması, Bologna’nın zor bir işi nasıl başardığının da göstergesidir. Balzamik sirke, parmesan peyniri, Parma jambonu ve mortadellanın yanı sıra makarnası ve sosisleri ile ünlüdür. Hatta bolonez sos, tam olarak Bologna’ya aittir.
La Rossa ismi ise şehrin Ortaçağdan kalma pişmiş topraktan yapılmış binalarının ve çatılarının doğal renginden gelir. Öte yandan UNESCO mirasları arasında yer alan revakları ile de ünlü bir şehir. Bu sütunların altındaki gizli galerileri keşfetmek, yenilikçi butikleri görmek mümkün.
Bologna, gerçek İtalya’yı görmek için gelenlere çok seçenek sunan bir şehir. Bologna’da ne yenir diyorsanız, “Bologna’da Ne Yenir?” yazısını mutlaka okuyun!
Nereleri gezmeliyim diyorsanız bu yazıda: Bologna’da Görülmesi Gereken Yerler.